DOLAR 4 TL YE, FAİZ DE % 10 A DÜŞTÜ
Vallahi herşey çok güzel oldu….. Dolar 4 TL ye Faiz % 10 a düştü….Niye inanmaz gibisiniz tekrar okumayın Dolar 4 TL ye düşecek değil ama geçen yıl sene başındaki 3.80 TL seviyelerinden buralara geldiğimizi unutmayın…Bir önceki yazımda ‘ Ekonomide Karne Sevinci’ yazımı okuyanlar için ekonomideki bütün parametrelerin 2014 ile 2019 arasında ne denli bozulma gerçekleştirdiğini detaylı analiz etmiştim….Beni hem instagram ( saadet_ekonomi) hesabımdan aktif yorumlarıyla takip edenler hem de yazımı okuyanlar açısından bu hafta bambaşka bir konuda yazmayı düşünürken başlık a konu olan soruyla bu yazı ortaya çıktı…Bizler yıllardır finans sektörünün içinde olduğumuzdan kolay mukayese edebiliyoruz ama siz okuyucular açısından inşallah yazdıklarım aydınlatıcı oluyordur…..Bir okuyucum dedi ki Saadet hanım her yerde Dolar 10 TL olacak ekonomi şöyle kötü daha da kötü olacak deniyor gerçekten hiç mi iyi bir şey yok … biz ne yapalım… ölelim mi yani…. Hükümet çok ciddi yurtdışından para bulursa gerçekten ticaret hareketlenmez mi ? bütün bunlar olduğu zaman biz tasarruf sahipleri ne yapabiliriz diyor…..Dolar 4 TL ye ; Faiz %10 a gerçekten düşmez mi ? diyince Bende biz ülke olarak böyle bir dönemi 2007- 2010 yıllarında yaşadık kur un bulunduğu seviye söylediğinizinde altındaydı hatırlıyorsanız dedim….Türkiye o dönemde hem politik/ekonomik belirsizliklerini aşmış tek parti hükümeti ve istikrar ortamının yarattığı ivme ile hem de yurtdışı piyasalardaki para bolluğunun da etkisiyle çok pozitif etkilenmişti ...Dolar kuru 1.15 TL iken 1 Dolar 1 TL olacak ve güçlü para birimi söylemleri çokça vurgulanıyor ve ‘düşük kur yüksek faiz politikası’ ekseninde bir yönetim uygulanıyordu dedim….ama şu andaki ortam o dönemden oldukça uzak ve çok farklı cevabını verdim ….nedenleri için ise sadece kendi görüşlerimi değil dünyada makaleleri en çok alıntı yapılan 10 ekonomistden biri olarak gösterilen Syn Acemoğlu nun görüşleri ile de sorusuna cevabımı noktaladım…..Ve kendisine yine dolar kuru ekseni üzerinden bu haftaki yazımı okumasını tavsiye ettim….Türkiye de yukarıda yazdığım gibi böylesine parlak ve pozitif bir dönem yaşandı mı yaşandı elbet…. Sene 2008 ve dolar kurunun 1.15 TL olduğu ,Türkiye nin yatırımcılarla yapılan uluslararası toplantılarda(finansal road showlarda ) yabancı tasarruf sahiplerinin ülkemizin büyüme ivmesine hayran kaldığı , AB ile ilerleme yolunda kararlılık sergileyen ve kredi notumuzun arttığı ve böylece küresel tarafta 1.lige doğru emin adımlarla ilerlediğimiz zamanlardı…..Dolar da da , faizde de şimdilerde inanılması güç seviyelere inmiştik ( Gösterge tahvilinin faizinin % 7 lere geldiğini çok iyi hatırlıyorum şimdiler de % 20 lerde olan ) Türkiye artan yatırımlar ve büyüme hikayesiyle not artırımı konusunda şimdilerde çokça eleştirilere mazhar olan uluslararası not şirketlerinin (Fitch / Moodys / S&P) göz bebeğiymişcesine not artırım yönlü kararlarıyla iyice yıldızlaşmıştı….Bu arada Türkiye ye gelen sıcak para ve parlayan yıldızıyla beraber yalnızca sıcak para için değil doğrudan yatırımlar yoluyla 5 -10 yıllık vadelerde bir çok Avrupalı menşeli şirketde ortaklık ve satın alma yoluyla var oldu ve büyüdüler.. Türkiye nin büyüme hikayesi öyle parlak tı ki yatırımcı toplantılarında çokça rağbet gören ilgi gösterilen ülkeler içindeydi… Tasarruf sahipleri dış dünya da ki kolay ve paraya rahat erişilebilen ABD deki faiz indirimi trendiyle rahatlatılmış da olduğundan daha rahat ve riskli ülkere yatırım yapma iştahına sahiplerdi…Yatırım yapılabilir ülke notuna sahipken bir çok uluslararası emeklilik fonu da kendi portföylerine Türkiye ye ait bonoları / hisse senedi/ eurobondları eklemiş ve Türkiye ye olan güvenlerini göstermişlerdi….Sonrasında kurdaki oynaklık , makroekonomik dengelerdeki bozulma yatırımcıları açısından istikrarsızlık olarak algılandı ve Türkiye ye olan ilgileri azaldı….Çok iyi bildiğim (?) futbol ile örnek vermek gerekirse bir takımın büyük olmasını sağlayan yarattığı ekonomik büyüklük ,oyuncu kalitesi ,antrenörün dünya çapındaki başarısı ve bunun takım içerisindeki yarattığı sinerji ile mümkün ise de başkanın bu ekonomik büyüklük ile ne yarattığı ve bu başarıyı kazancı doğru hamlelerle takımın başarısını perçinleyecek hamleler yapmaya harcayıp harcamadığı da mühim....zaten harcıyorsa takımın başarısı da o denli kalıcı oluyor.. 1 .lige çıkmak da orda kalmak da kolay değil zira rakipleriniz stratejik ve vizyoner ise inovasyon ve yaratıcı fikirler üretip çalışıyorsa siz istediğiniz kadar tek seferlik çıkmış olun kalıcı olmayı başarmanız mümkün olamıyor....Yani 1.lige çıkmayı başarsanız da daha merhaba demeden yeniden lig sonunda aslında olmanız gereken bir alt seviyedeki diğer takımların yanına düşüveriyorsunuz…..Bu oyun kuralını ekonomiye uyarlamak da mümkün gelen para girişleri yıllardır hangi sektörleri teşvik edici şekilde desteklendi.. İpi kimler göğüsledi ve bu teşviklerle büyüme yolunda doğru hamleler yapılabildimi….Yani biz o dönemlerde gelen bu akım içerisinde ekonomideki doğru değişimleri yakalayabilmiş olsaydık topyekün bir başarı hikayesi yazabilirdik....İnovasyona ve üretime dayalı sanayiciyi destekler adımlar yerine tam tersi sanayiciyi ; inşaatçı olmaya teşvik edecek politikalar uyguladık…. O zaman da bu sonuçla yüzleşme vakti geldi….süper mega ivme gibi teşviklerle değil itibarlı ve güven uyandıran ikna edici bir söylemle uluslararası arena da yeniden var olmamız mümkün ..ne ektiysek onu biçiyoruz...Şu andaki ortam açısından Ekonomistlerin doğru ve tarafsız analiz etmeye çalışanlarının çoğu iyimser olamazken dolar kurunun 5.70-5.90 bandı olarak bir önceki yazımda verdiğim seviyenin alt bant seviyesi olan 5.70 inde altında inmesi yanıltmasın burda kalıcı olması sadece ekonomik hamleler ve siyasi tarafta uzlaşma ve doğru dış ilişkileri yeniden tesis etmemiz ile mümkün… yoksa teknik olarak 5.55 seviyesine doğru ivmelenme eğilimi olsa da bu seviyelerde kalıcılık görmemiz mümkün değil bu sebeple temkinli iyimser olunması gerektiği kanaatindeyim ……zira kısa vade de iyimserlik hakim iken ....S-400 konusunda Trump ın açıklamalarıyla ABD senatosundan gelen açıklamalar farklı ve kafa karıştırıcı düzeyde .....asıl burdaki rahatlamayı İstanbul Seçim Belirsizliğini geçmiş olmamız ; G-20 zirvesinde tüm beklentilerin ve kendi sergilediği karakterinin aksine Trump ın tamamen ağız değiştirmesi uyumlu ve yumuşak söylemleriyle piyasaları rahatlatması ve bunun küresel piyasalar tarafında yarattığı pozitif seyir de etkili oldu diyebiliriz.......Dolar kurunda ki kalıcı iyileşme ve düşüş içinse ancak küresel tarafta tasarruf sahiplerinin yeniden Türkiye ye ilgilerinin artması ile mümkün olabilir.......tabiiii burası çok önemli bu para girişi bizim finans sektörüne entegre edilmiş nerden geldiği belli olan paralar için geçerli... birde gelişini görüp kaynağı belirsiz ler var ......Doğru bir bakış açısıyla bakmaya hasret olanlar içinde her bir cümlesi çokça değerli MIT mezunu ve Nobel ekonomi ödülü adayı Türk iktisatçı Sayın Acemoğlu nun tespitleriyle noktalamak isterim..... Aşağıdaki özeti genel trendi anlamak açısından çokça değerli…. Türkiye'deki kaynaklar kamu tarafından kullanıldığından ; reel sektörün ihtiyacı olan kaynak temini sağlanamadı ve bu durum reel sektörün yüksek faiz şartlarında faaliyette bulunmasına yol açtı. Yargı kurumlarının kötüleşmesi, yolsuzlukların denetlenmesinin kötü duruma gitmesi, verimliliği artıracak teknolojik adım atılmaması, iş gücü kalitesinin artmaması özellikle eğitim gibi önemli alanlarda doğru yatırımda bulunmamamızdan kaynaklanan şeyler. Bunları çözmek için derin radikal reformlara ihtiyaç var. Kısa vadede ise sorunlar bilançolarda, bankacılıkta ve bunun sonucu olarak hükümet bütçesindeki açıklardan kaynaklı. Yani yeniden yapılanma ve daha doğru tarafa gidilebilmek için bu açıkların kapatılması lazım İstihdamın önemine değinen Acemoğlu "istihdam olmamasının en büyük nedeni kimsenin tembel olmasından değil, yatırımlarımızın verimliliği artırmaması ve eğitim sistemimizin doğru nitelikleri vermemesinden kaynaklanıyor. Eğer okullarımızda yanlış bilgi verirsek tabii istihdam yaratmakta da zorlanırız" ifadesini kullandı. Enflasyonun; bütçe açığının ve büyümenin düşük kaliteli olmasının sonucu olduğunu ifade eden Acemoğlu "2002 - 2007 döneminde Türkiye'nin büyümesi verimliliği artırarak oldu. Yani her koyduğumuz kaynağı daha iyi kullanıp büyümeyi başardık. Son 10 sene içinde verimlilik artışı yok. Üretkenliği artıramadığımız için enflasyonlu, cari açıklı, bütçe açıklı bir yere geldik" Türkiye ekonomisinde son 10 senedir derin yapısal sorunlar olduğunu söyleyen Acemoğlu "Durgunluk artık kolay kolay gidecek gibi değil, bunu aşabilmek için de hem piyasa hem bankacılık ve borçluluk konusunda gerçekten radikal sonuçlar getirebilecek reformlara gerek var Acemoğlu bütçe açığı kapanmadığı sürece enflasyon baskısının da devam edeceğini kaydetti. Enflasyonun önemli olduğunu vurgulayan Acemoğlu alttaki problemlerle uğraşmak gerektiğini söyledi ve ekledi; "Enflasyonu düşüreceğiz diye fiyat artışını zorla durduralım derseniz daha kötü olur. Yapılması gereken üretkenliği artırmak, bütçe açığını ortadan kaldırmak. Doğru yapısal problemlerle bir an önce ilgilenmemiz lazım" dediAcemoğlu; bu politikalar izlenmezse ekonominin durumunun kolay kolay iyiye gitmeyeceğini belirtti.Haftaya görüşmek üzere ,